3 Ağustos 2013 Cumartesi

Yazdığım Bir Yazıyı Değiştirmek!


Evet nerde kalmıştık.. Vatan millet Sakarya diye yollara dökülmüştüm en son... Ciddi bir fikir değişimi yaşadım. Ve hayatımda ilk defa bloğuma yazmış olduğum bir yazıyı sildim... Hükümet korkusu mu? Asla değil... Zaten Hükümetin bana gelene kadar daha korkacağı çok şey var. Ancak benim yazımı silmemdeki sebep oldukça farklı.

Gezi olaylarında pek çok sokağa dökülen ünlü isim sözlerini geri aldı. Ve yaptıkları şeyleri yapmadıklarını iddia etti... Bu acınası bir durum... Ama elbette ki onları da anlamak lazım. İğrenç insanlar oldukları için yapmamışlardır. Yaptılar çünkü zorunda kaldılar... Nelere maruz kaldıklarını sadece hayal edebiliriz.

Jjj’nin blog yazısını silme sebebi ise herhangi bir baslı korku ya da yalakalıkla ilgili değil, ciddi bir fikir değişimi ile ilgilidir. Şu andaki gezi meseleleri benim en başta desteklediğim gezi ile alakalı değil.
Siz sevgili okuyucularım benim eski ve yeni yazılarımı okurken, o süre zarfında ben de yeni bir iş buldum ve yepyeni çevrelere dahil oldum. Üniversitedeki arkadaş çevremden çok daha farklı çevrelerde bulunmak baya ufkumu geliştirdi açıkçası. Çok değişik fikirlerle karşılaştım biraz onlardan bahsetmek istiyorum.

Gezi olaylarına artık destek vermediğimi resmi olarak burada beyan ediyorum. Sebebi ise bu eylemlerin çok masum bir vatan aşkıyla başlamasına rağmen şimdi yıkıcı ve anarşist bir hal almış olması. Bir zamanlar Ulu Önder Atatürk’ün yaptıkları ile alakası yok bunun! Farkındaysanız Gezi’nin şu an tek amacı var o da yıkmak! Bütün amaç yıkmak göçertmek devirmek. Birleştiğimiz amaca bakar mısınız... ‘Hükümeti devireceğiz, ekonomiyi göçerteceğiz!’ resmen anarşi... Peki ya sonra sorusunu sorana verecek cevap bile yok! Aklımızı kaçırmış olmalıyız böyle bir şeye alet olmak için! Bunu tepemizdekileri korumak için söylemiyorum. Hükümete ne olduğu hiç umurumda değil ama ekonomi göçerse önce biz göçeriz. Resmen intihar ediyoruz. O çok sevdiğim kahraman dediğim Çarşı bildiri yayınlıyor ‘Dışarıdan alışveriş etmeyin, dışarıda yemek yemeğin, bilmem nerelere para kazandırmayın’ vs vs... Bunu yaparsan zaten sallanan ekonomi hepten göçecek ve Erdoğan değil biz aç kalacağız! Biz sürüneceğiz. Zaten dünyanın ekonomik durumu malum. Detroit iflas etti, Amerika ağlıyor... Küresel kriz grip hızında yayılıyor. Arada bizim ekonomimiz yine diğerlerine göre daha sağlıklı (Aslında bizim ki de berbat o bir gerçek). Bi sıkımlık canı kalmış ekonomiye bir de biz vurursak ancak kendimizi tekmelemiş olacağız. Arkadaşlar vatanınızı milletinizi seviyorsanız lütfen amacı yıkım olan bir ayaklanmaya katılmayın. Mustafa Kemal ‘Osmanlı’yı yıkacağım’ diye çıkmadı ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuracağım’ diye yola çıktı ve o yüzden başarılı oldu. İlkeleri olmayan, yapıcı bir amacı olmayan, belli bir yönetim heyeti ya da lideri olmayan ayaklanmalar ancak anarşidir ve olan sadece bize olur. Hem fiziksel olarak hem ekonomik olarak!

Peki bu durumun suçlusu biz miyiz? Hayır elbette değiliz. O kadar güzel ve o kadar doğal başladı ki Gezi olayları. Ve ben ‘Kötü adamlar’ ‘yalancılar’ ‘vatan hainleri’ sadece karşı tarafımızda var sanıyordum. Hepimiz şirinleriz zannediyordum. Ama ne zaman ki Facebook’ta karşıma çıkan korkunç resim ve haberlerin sağlam kaynaklar tarafından kanıtlandı ve kanıtlar önüme sunuldu ve o an fark ettim ki birileri bu topluluğu daha da azdırmaya ve iyice yıkıcı mahvedici bir hale getirmeye çalışıyor! Bunu hükümeti korumak için yapmıyorlar, bilakis onlar da hükümeti devirmeye çalışıyor ve biz gaza gelelim diye dünyanın yalan haberini yayınlıyorlar... Biz de saftirik gençlik olarak hepsini öyle güzel yiyoruz ve öyle güzle gaza geliyoruz ki... Kendi canımızı, sevdiklerimizin canını sebepsiz yere riske atıyoruz. Sonuç buna değmiyor bile! Resmen kaş yapalım derken göz çıkarıyoruz.
Bütün bu Gezi olaylarına ‘Amerika’nın Oyunu’ demiyorum elbette. Ama doğal olarak oluşmuş bir durumu kendi faydalarına kullanmaya çalışan kişiler var... Çok net bir biçimde aramızdalar. İnanın Mason’lardan daha etkililer J

Bir de bana ne derece inanırsınız bilmiyorum ama şu an internet ortamına dair bir işte çalışıyorum ve patronum çok ciddi yazılımcılarla kanka... Facebook’un yazılımcılarından birisi ile de arkadaş ve söylediğine göre bu bahsi geçen yazılımcı yarın yokmuş gibi provokatif haber yayınlıyor! Tabi belki adam da iyi niyetinden yapıyor asla tam olarak bilemeyiz. Belki inanıyor çoğuna ve Gezi’ye kendince destek veriyor. Ama ben zannetmiyorum. Bu adamın hiç mi işi yok da bütün gün internet başında saçma saçma şeyler paylaşsın! Ayrıca o konumdaki biri her önüne gelen topa vurmamayı bilir bence... ben bir kaynağı saptadığımı düşünüyorum. Türkiye’nin karışmasından ve Türkiye ekonomisinin zarar görmesinden fayda sağlayacak adam çok bence...

Bu işler ne yazık ki böyle. Kimse politikayı tam olarak anlayamıyor. Çünkü her taşın altından başka bir şey çıkıyor. Kim dost kim düşman zaten belli değil. Ama tek bildiğim hiçbir şey göründüğü gibi değil. O yüzden arkadaşlar lütfen ama lütfen Facebook’ta karşınıza çıkan her abartı habere atlamayın! Önce bir düşünelim... Sonra haberin kaynağı neymiş ne zaman nerede olmuş iyice bir araştıralım. Ondan sonra yargılayalım. Mesela şu hamile kadınlar sokakta gezmesin meselesi. Adamın teki onu öylesine TRT’de söyledi. Ve her gün milyonlarca fikir atılıyor ortaya. Ama bu Facebook’a öyle bir yansıdı ki... Sanki AKP kesin karar almış yasa çıkarmış, hamile kadınlar sokakta yürümeyecek diye! Bir anda diren hamile diye yürüyüşler yapıldı falan. Gaza gelmeye çok hazır bir milletiz gerçekten. Anlamadan dinlemeden saldırmakta üstümüze yok. Birileri kışkırtıyor biz de zaten AKP’den yaramız olduğu için kışkırmaya yer arıyoruz... Evet AKP’ye zarar veriyoruz ama kendimizi de bitiriyoruz bir yandan! Lütfen tetikte olun... Sizi seviyorum J

JJJ senin fikrin ne? Diye sorarsanız ben son zamanlarda şuna inanmaya başladım. Akp vs. Halk değil bu! Aramızda biri daha var... Ve bu kişiler hem AKP’ye düşman hem bize düşman. İki tarafında canını okumak istiyor... ve kendini çok gizli tutuyor... Yine bir derin devlet konusu gündeme geliyor burada... gelsin bakalım. Düşünelim tartışalım. Her şeyi ben mi yazıcam J Azcık da sizden dinleyelim. Hadi göreyim okuyucu kitlemi... Atın bakalım fikirlerinizi ortaya da şöyle bi gurur duyayım sizinle.