29 Kasım 2011 Salı

Lotoyu kim kazanacak?... Farmasonlar mı? İlluminati mi? (The Island X Terra Nova)



Herkese tekrar merhaba!

Bu gün oturup düz bi şekilde film müzik anlatmak yerine daha farklı bir yöntem uygulayacağım anlatmak için. Daha önceki yazılarımda da milyon defa bahsettiğim gibi illuminati ve farmasonlar iki ayrı örgüttür. İkisi de kendi çapında dünyayı ele geçirmeye çalışır. Bu sebeple özellikle medya organlarını kullanarak biz bilinçsiz insan evladına ulaşma gayretindedir. Bu güne kadar hep İlluminatiden bahsettim. Hep onların yaptığı film ve müziklerden bahsettim ama elbette ki farmasonlara ait pek çok film de var. Nasıl ki illuminati filmlerinde farmasonların karizmasını yerlebir ediyorsa aynı işi farmasonlar da yapmakta. O yüzden bu gün bir farmason filmini birdi illüminati filmini alıp kapıştırmak niyetindeyim :)) Bir nevi horoz dövüşü yapıcaz bu gün ama filmlere geçmeden önce bahsetmek istediğim bir iki çer çöp var.


Dünya üzerinde kurulu olduğuna inandığım bir sistem var ki her yazımda avazım yettiği kadra size bunu haykırıyorum. Uyuyan dev insan ırkı, onları sözde düzenle yöneten çok gizli ve çok saygın farmasonlar bir de farmasonların düzenine karşı çıkarn isyankar ve tehlikeli illuminati. Daha önce söylemişmiydim hatırlamıyorum ama illuminati 'aydınlanmışlar' demektir. Yani onlara göre şeytana tapan farmasonlar biz insanların üzerind ekorkunç oyunlar oynamakta ve illuminati ler bunun farkına varmış yani bilgi ile aydınlanmış insanlar. Bu komplo teorisini her ne kadar şu an sadece ben savunuyormuşum gibi gözükse de (çünkü farmasonların zekice kurdukları tuzak sayesinde insanlar her gördüğü piramite illüminati diye atlar oldu!) tarihte da bana katılan bir insan mevcut... Yani kimse katılmasa bile bana o katılıyo gibi :D Adı Platon ve kendisi filozof... eminim tanıyorsunzudur. Sokratesin sağdık öğrencisi olan ve felsefe derslerinde karşımıza idealar dünyası ile çıkan şahısıtr. İdealar dünyasından bahsetmicem korkmayın ama bu adamın 'Mağara Alegorisi' adı altında bir teorisi vardır. Hatta bu teorinin birde resmi vardır.



































İşte böyle bir resim. Belki pek çoğunuz bunun ne olduğunu biliyorsunzudur pek çok okul da anlatılan bir konu iken bu ne yazık ki teorinin rivayetinin sadece medya ya delalet ettiği söylenir!  Bu resimde elbetteki medyanın önemi büyük ama yine de biraz eksik... Çünkü bu resim sadece mağaradan ibaret değil... Mağaranın dışında bir insan var ve kimse o kişiden ve kim olduğundan bahsetmez...

Neyse reklamı bırakıp hemen özetliyim bunun ne olduğunu. Platon' a göre bizim sıradna insna dediğimiz kişiler mağaranın en altında bulunan yerde tutsak olarak elleri kolları bağlı oturmaktadırlar. Ama işin en acıklı tarafı ne bağlı olduklarının nede bir mağarada olduklarının farkında değildirler. mağaranın hemen üst katında ise kurulu bir düzenek vardır. Bir ateş yanmaktadır ve bu gün medya alanında 'Big Brothers' denen medya patronları orada gölge oyunları yapar ve o gölgeler tutsakların görebileceği büyük duvara yansıtılır. Tutsaklar bütün hayatı o gölgelerden ibaret sanarlar ve onları gerçek zannederler. Ama gördükleri her şey sadece yapay gölgelerdir. Mağaranın üst katında oturan adamlar farmasonları temsil eder çünkü sevgili felsefe hocalarımız platon döneminde sinema ve tv nin olmadığını unutmaktadır... Gerçi medya sadece tv ve sinemadan ibaret değildir sağda solda gördüğünüz yazılı çizili herşey 'mass media' dahiline girer. Ve o dönemde bile bütün her şeyi kontrol ederek insanları yanlış yönlendirmektedirler. Yani evet medya ama sadece medya değil. Burada dünyayı yöneten bir örgütten bahsediyoruz... yalancı bir örgütten... Ve hemen orda mink basamaklar var mağaranın dışına çıkan... Aydınlığa çıkan... ve hemen kapının dışında aydınlığa çıkmış bir insan var. Bütün bu düzeneği gören kişi oda... Ve bence o kişi illuminati yi temsil etmekte... :D yani adamın aydınlığa çıkıyo olması bile illuminatinin başlıca kanıtı bence. Mağaranın dışındaki bu küçük adam hep atlanılan bir detaydır. Çoğu alegori çiziminde çizmeyi bile unuturlar... Ama orjinal çizimde mevcuttur...

Yani hala illuminati ve farmasonları birbirine karıştırmakta ve her gördüğünz üçgen ve tek göze illüminati diye atlamakta ısrara ediyorsanız ÇOK RİİİCA EDİCİĞİM kapatınız bu sayfayı derhal...!

Evet mağaramız böyleee... Horoz dövüşüne geçmeden önce bir kaç farmason işine örnek vermek istiyorum. Daha önce hiç bahsetmediğim için eksik kalsın istemem. Yakın zamanda izlediğim bir filmden örnek vericem farmasonların illuminatiyi nasıl yerdiğini. Belki duymuşsunuzdur ama bir süre önce Source Code diye bir film vizyoan girdi. Donnie Darko'nun kahramanı Jake Gyllenhaal'un başrolünü aldığı film objektif bir gözle bakıldığında gerçekten çok güzel bir filmdi. Heyecanın dorukta olduğu özel efektlerle süs püs yapılmış konusuyla oyunculuğuyla falan bence mükemmeldi. İzlemeyen varsa tavsiye ederim. Her karesinden farmasonluk akmıyor ama... Yani farmasonlar genelde yaptıkları filmlerde çok fazla sembole boğmazlar illuminati gibi. Az ve özdür onların mesajları. İlluminati filminde ise her cümle karşı tarafa bok atmak için tasarlıdır nerdeyse! Farmasonlar daha cool davranıyorlar :D Neyse Bu source code filminde şöyle bir konu var. Bir asker bla bla bi sebeple (çok detaya girmeyim belki izlemek isteyen olur) bir bomba olayını çözmek için bla bla yolu ile geçmişe gönderilr ama sorunu çzömesi için 8 dakikası vardır hep... Amaç 8 dakikada katili bulmak. 30 kere gider gelir ve birinde bombacıyı bulur ama bombacı bunu bi temiz döver ve ölmek üzere yere yapışır kalır bizimki. Hal böyleyken bombacıya sorar. Der ki: 'Bre salak! Sen ne demeye elalemin yoluna bomba koyarsın? ne demeye ahalinin canına kıyarsın?'
Bre salak da cevap verir ' Napiim kuzum çok sıkıldım bu düzenli hayattan biraz değişiklik heyecan istiyroummmm'... der...







Bu sayede bombacının kim olduğunu öğrenmiş oldunz ama neyse :D işte muhabbet böyle akıyo... Kahraman farmason jake düzeni nizamı intizamı sağlamak çin böyle can sıkıntısından etrafı havaya uçuran salaklarla uğraşıyor... V for vendetta da etrafı havaya uçuran deliyi bayıla bayıla izlerken burda aynı sebeple etrafı havayan uçuran adama ayy deliiiii diye bakıyoruz... işte sinemanın gücü... Farmasonlar karşımıza hep aynı sloganla gelir... Size medeniyet huzur ve mutluluk getireceğiz derler... Yalan söylediklerini sanmıyorum ömrümüzn sonuna kadar Matrix de yaşayabilriz ama illuminati bunun insan doğasına aykırı olduğunu düşünüyor... O yüzden büyük savaşları gözlerini kırpmadan başlatabiliyorlar... Aklıam Yılmaz erdoğanın bir sözü geldi, şöyle diyor şair ' Oyunu savaş zannedenler savaşıda oyun zanneder elbet...' ... İlluminati nin çok kötü bir örgüt olduğunu sanmıyorum bizim iyiliğimiz için çabaladıklarını düşünüyorum ama bunun yolunun bu olması hüzünlü çok... farmasonlara bayıldığımı söyleyemeyeceğim...

Neyse işte farmason filmleri de böyle... Dikkatli incelerseniz sağda solda dekorasyon biçminde dikkat çekmeyen üçgenler görebilrsiniz. Böyledir bunlar suya sabuna dokunmaz çünkü hedefleri mesaj göndermek değildir illuminati gibi. Onlar direk halka oynarlar... Millete bakın biz ne tatlı ne ciciyiz imajı veririler... İlluminati ise gerçeği insanlara anlatmanın yanı sıra farmasonlara laf koymaya çalışır. O sebeple çok daha bariz olur filmler. Yani bi açıkça biz illuminatiyiz demedikleri kalır...

Her neyse gelelim şu horoz dövüşüne. Elimde iki film var.  Biri tamamen illuminatiye ait biriside tamamen farmasonlara... İlluminatiye ait olan 2005 yapımı The Island (Ada) filmi. Öteki ise 2011 çıkışlı yeni bir Fox dizisi; Terra Nova. Terra nova henüz yeni başlamış bir dizi olmasıan ramen Ada filmine ağır bir tepki gibi çıktı ortaya. Çok benzer öğeler taşımakta ikiside ama bambaşka fikirleri benimsetme hevesindeler. İki filmide karşılaştırark anlattığımzda ortaya çok net bir tablonun çıkacağını düşünüyorum.

Filmleri analiz etmeye geçmeden önce bilmeyenler için kısaca konularını özet geçmek istiyorum. Ada filmi klonlarla ilgilidir. Dışarıda hava kirliliği olduğu için bir sağlık enstütüsüne kapatıldıkları söyleniyor bu klonlara ve dünya üzerinde hayat vadeden tek bir yer kaldığı söyleniyor. Ama bu yere yani adaya herkesi götürmüyorlar sadece lotoyu yani çekilişi kazanan talihliler gidip orda yaşayabiliyor. Zeki bir klon da bir şekilde bu adanın bir yalan olduğunu yaşadıkları tüm hayatın bir yalan olduğunu anlayarak sevdiği kızıda alıp bu enstütüden kaçıyor. Terra Nova'da ise yine korkunç bir hava kirliliği var insanlar gaz maskeleri ile nefes alıyor ve teknoloji tıpkı ada filminde olduğu gibi öyle çok gelişmiş ki bilim adamları dinazorların yaşadığı boyuta açılan bir boyut kapısı keşvediyorlar ve doğanın tertemzi olduğu o günlerde yeni bir hayat kuruyolar. Yüksek teknolojiye sahip küçük bir kasaba kuruluyor öbür boyutta ama bütün insanları buraya almıyorlar. Yine çekilişi kazanmanız gerekiyor. Sadece kazananlar gidebiliyor bu yere ve filmdeki kahramanımızda binbir zorluk atlatıp Terra Novaya gidiyor ve orada çok güzle bir hayata başlıyorlar. Ancak bu Terra Novaya gelmiş kötü bir kabile var ve terra nova sakinlerien saldırıp terra novayı yok etmeye çalışıyorlar. Bu kişilerin adı da Sixers yani Türkçeye '6lılar' olarak çevirmişler... Bu iki konu birbirlerini inanılmaz şekilde andırıyor ancak birisi illuminatiye ait biriside farmasonlara. Uzatmadan hemen detayları karşılaştırmaya başlıyorum...

Öncelikle Türkiyede de Fox ta gösterilmeye başlayan TerraNova dizisinin jeneriğini incelemek istiyorum

İntrosu


Önce bu aileyi görüyoruz... arkarında caanım güneş :D Ki daha burdan belli oluyo bu dizinin tutacağı taraf... Güneş meselesini anlamayan varsa geri dönüp matrix yazısını okusun.





Burda ise dünya üzerinde kıtaların birleştiğini görüyoruz... Şu tek dünya meselesi... Yani zaten iki tanecik görüntü var introda onda da sadece laf yetiştirmişler! 


Bu şekilde açılış yapıldıktan sonra maceramız başlıyo. Hava kirliliğinin olduu korkunç bir gelecek çizmişler. İnsanlar umudunu kaybetmiş mahvolmuş... dünya ölmek üzere falan... Ama gel gör ki isviçreli bilim adamları bi kapı bulmuş geçmişe açılan. Dinazorların falan olduu bi çağya gidiyolar. Ki dinazor deyince bi durmak laızm... Muse bize dinazorlarla igili bişeylerdne bahsetmişti ki bu jurassic park varri yer 'sözde illuminati oyun kartlarında' da resmedilmişti. (kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için söyleyeyim illuminati oyun kartları masonlar tarafından piyasaya sürülmüş illüminatiyi kötüleme amaçlıdır) Bi dizide filmde Dinazor görüyosanzı paranoyak yaklaşabilrsiniz meseleye... 

dinazorlar şöyle dursun Terra Nova nın yani insanlığın büyük umudunun yukardan görünüşü şöyle:
Orta yerdeki pramiti görmemek elde değil! Etrafta atlarını kimler koşturuyor burdan görebilirsiniz. mesele böyleyken Ada filminde ise klonların yaşadığı enstütüyü kuran bir adam var (ismini hatırlamıyorum) ve o adamın masasıan bir göz atalım:

Gözlüklü beyefendi mekanın sahibi... Ve masasındaki üçgen göze çarpıyor... ha bide picasso var... Kimsenin günahını almak istemem ama nedense pek çok farmason filminde picassoya karşı bir aşk var... tabi burda kötü adamları sembolize eden bir durumda. Ama Children of Men filmini izleyeniniz varsa ordada 'sevilesi insanların' picasso sevgisini görebilirsiniz... Yani farmason sembol listemize bir sembol daha eklemek istiyosak picasso tablosu çok yanlış bir sembol olmayacaktır. Nitekim kötü adam burda düşünen merak eden ve sorgulayan clon Lincoln 6 Echo ile konuşmaktadır. 


Yakından bakın inanmıyosanız :D


Filmlerimizde taraflar belli artık. Gelelim filmlerin neyi amaçladığına
Dizide terra nova bölgesinde bir üs kurulmuş... adıda ne hikmetse umut üssü... Bundan şimdi bahsetmek doğru olurmu bilmiyorum ama ... fight club filmini izleyen... Şöle yapalım; ben size diyimki Umut kelimesi masonların sembolü umutsuzluk kelimesi ise illuminatinin sembolüdür diyim... Ama kanıtlarını ve açıklamasını bir başka yazıda fight club a deyindiğimde anlatayım ;) 

merak edenler için buda umut üssünün resmi...  belki ben paranoyağım belki değilim bilemicema ama üniversitede sinema okurken bir hocam bana filmin içerisinde gördüğün hiçbir şey o sahneye tesadüf eseri girmez her şey tek tek seçilir karar verilir demişti... Bu teoriden yola çıkarak çitler biraz göze batıyo... ben güneşe benzettim sizi bilemicem...

Bir diğer yandan TerraNova konuların gitişatıyla izleyiciye bilinç altı bazı mesajlar vermektedir. Bu mesajı da sağa sola üçken şekilleri saklayarak vermez tabiikide :D Anlatımdan gelen bir bilinçaltı mesaj vardır... Konu ilerlerken konuşmlaar ve hareketlerden sürekli düzenin nizamın ve intizamın ne kadra güzel bişey olduğu sonucunu çıkarırsınız. Yanlış anlaşılmasın kötü bişey demiyorum. Ama farmason filmlerinde hep bu vardır. Aman sabah sekiz akşam altı işimzi olsun güzle aielmiz pembe panjürlü evimiz olsun sonrada sonsuza dek mutlu yaşayalım düzeni bozmaya çalışanlar kötü amcalar onları dövelim gbi mesajlar... Nitekim ada filmindedüzene karşı çıkan bir koln vardır

Bu yine ada filminden bir sahnedir. Herkes aynı kyafetleri giyer. Düzen içinde huzurla yaşarlar. Ama burada o düzenden nefret ettirir bizi yönetmen çünkü bir yalandır bu clonları bri arada tutan... Dışarıda korkunç bir hava kirliliği olduğu söylenir oysa öyle birşey yoktur. Bu yalanla clonların özgürlüklerini elindne alamktadır ve filmdeki kahramanımız Lincoln 6 echo düzeni bozar çünkü düzeni sorgular ve gerçekleri görmeye başlar. 
Terra Nova da da aynı mesele vardır. Korkunç hava kirliği vardır ve tıpkı klonların tek umudunun adaya gitmek olması gibi burdaki insalarada lotoyu kazanırsan terra novaya gidersin diyolar... ikisindede bir cennet vadediliyor.. ama ada filminde bu adamlar öldürülüyor terra novadaysa mutlu mesut hayata başlıyolar... Hangisine inansak...


Birazda sayıları inceleyelim:

Bilgisayar ekranında gördüğünüz gibi kahramanımızın adı Lincoln 6 echo... 6 ... 6...  6 İlluminatiye ait bir rakamdır ama 666 ile karıştırılmaması gerektiğini düşünüyorum. Diğer yandan terra nova filminde bu yeni kurulmuş koloniye ihanet edeip düzeni bozmaya çalışan bir grup var. Bu arkadaşlar illuminatiyi temsil etmekteler ve isimleride daha önce de bahsettiğim gibi 6ers yani 6lılar.. dizide bunun sebebini altınca yolculukta geldikleri için verildiği söyleniyor ama tabiki nedeni gayet ortada... :) Yani lafı sürekli şunu demeye getiriyorum terra nova dizisi Ada filmine cevap yapıştırmak amacıyla çıkmış bişeydir... Çünkü bu tesadüfler haddinden fazla artık!

B tesadüflerden birtaneside şu lottery yani loto meselesi... Bu bildiğimiz loto değil aslında... Çekiliş diye çevirsek çok daha doğru olur. Üzerinde düşünülmesi gereken bişey ki ada filminde çekilişin bir kurmaca olduğunu gösteren bir kanıtta: 


Bu ekranda gördüğünüz kadın çekiliştenmi bahsediyo playboydan mı belli değil... Bu sahnede yok ama çekilişin yapıldğu bir sahnede bu kadının hemen yanında çooooooook bariz bir şeytan sembolü yer almakta. Kadını bu kadar gözel ve çekici(sözde) koymalarının sebebi woman in red meselesidir matrix i anlatırken uzun uzun bahsetmiştik... Şeytan işareti ise bu komployu kuranların açıka kimler olduğunu ortaya koymaktadır. Farmasonlar... 

Son olarak bir de şu isim karmaşasına tekrar değinmek istiyorum. Ne illuminati nede masonlar kimliklerini açık etmeden oynamaya çalışıyolar ama masonlar kendi yaptıkları şeyi illuminati adı altında etrafa yaydıkları için yada illüminatinin yedii bir haltıda alelacele ispiyonladığı için hep kötü çocuk illüminati oluyo ve herkes illü ve masonu aynı şey zannediyor...  Ancak bu filmin son sahnesinde klonların içinde bulunduğu enstütünün duvarları yıkılıyor ve güneş ışığı içeri giriyor... ve klonların hepsi bağırmaya başlıyor 'LIGHT!! LIGHT!!!!' yani ışık ışık diye bağırmaktadırlar... inanın bu bir farmason filmi olsaydı güneş güneş diye bağırılardır... unutmayın ışık ve güneş asla aynı şey değildir... illuminati kendi ışığını arar masonlarsa güneş ışığına hasrettir... O yüzden Muse un ters üçgenlerle dolu klipleri yağmura tapar... 

Bi de ufak not eklemek istiyroum: sevgili okurlarım vakit ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ederim iyi kötü pek çok yorum okuyorum hepsinden de memnunum fikirlerin özgürce tartışılması harika bişey ama tek bir ricam olacak lütfen teorime karşı çıkmak için bir yorum yazacaksanız önce bi adam gibi ne yazdığımı okuyun başlığa bakıp bana küfür etmeyin :D Benle aynı şeyi savunup ama sırf adam gibi okumadığı için gelip bana tonla laf yağdıran kişiler var... 30 kere baştan anlatmak zorunda kalıyorum lütfen dikkatli okuyun ondan sonra ne derdiniz varsa yazarsınız hepsini de okuyup cevaplamaktan gurur duyarım :) Bir de gördüğüm kadarıyla sağdık vede ufak bir okuyucu kitlem oluşmuş onlarada alakaları için çok teşekkür ediyorum dilerim bu yazdığım yazıda sizi biraz daha olsun aydınlatmıştır ve ilginizi çekebilmişimdir :) 

Sevgilerimle Filozof JJJ ;)